Yeni yılın ilk günleriyle birlikte TL’deki değer kaybı devam ediyor.
Enflasyonun yüzde 8 noktasına yükselmesi, başkanlık sistemi tartışmaları ekseninde şekillenen politik belirsizlik ve artan terör olayları TL’yi uluslararası piyasaların kaybedeni pozisyonuna soktu. Türk Lirası dolar karşısında yılın ilk 8 gününde yüzde 8,6 gerileyerek kırılgan beşlinin en kötü performansına sahip oldu.
Büyümeyi hedefleyen politikaların faiz artırımı noktasında oluşturduğu baskı, Merkez Bankası’nın hareket kabiliyetini kısıtlayan en önemli faktör olurken, tüketici fiyatlarındaki büyüme yüzde 8.53’e ulaşarak Merkez Bankası’nın yüzde 3,5 olan hedefini aştı. Piyasalardaki enflasyon beklentisinin yüzde 12 seviyesine yükselmesi ve Türkiye’nin büyüme hedeflerine ulaşamaması riski yatırımcıların Türk Lirası’na olan talebini azaltıyor.
Dün Merkez Bankası’nın piyasaya 1,5 milyar dolar likidite enjekte etmesi ve Bankalararası Para Piyasası’ndan vereceği likiditenin limitini 22 milyar TL’ye indirmesi, piyasaları yalnızca kısa süreliğine rahatlattı. Zira hükümet kanadından Merkez Bankası’nın bu hamlesine yönelik yapılan açıklamalar, bir kez daha Merkez Bankası’nın bağımsızlığı tartışmalarını alevlendirdi. Hükümet kanadından gelen faiz artışı karşıtı açıklamaların da TL’deki toparlanmanın kısa süreli olmasında etkisi büyük oldu. Zira piyasaların 24 Ocak’ta gerçekleşmesi beklenen Merkez Bankası toplantısından beklentisi faiz artışı olması yönünde. JP Morgan tarafından dün yayınlanan raporda, faiz artışının 150 ila 200 bp arasında olması gerektiği ifade ediliyor. Merkez Bankası’nın dünkü hamlelerinin yetersiz olarak yorumlandığı raporda, aşırı değer kaybeden TL için tek çıkışın sıkılaştırılmış para politikası olduğuna işaret ediliyor.
Dünya Bankası’nın Ocak 2017 raporunda Türkiye için 2017 yılı büyüme tahminini yüzde 3,5’tan yüzde 3’e indirirken, bugün de Morgan Stanley Türkiye için büyüme tahminini yüzde 2,6’dan yüzde 2,3 şeklinde revize etti. Mevcut durum, ekonomi politikalarında büyümeye öncelik veren ekonomi yönetimini de çıkmaza sokuyor. Zira ekonomik durgunluğun önüne geçmek için faiz oranlarında düşüklüğün diretilmesi, aşırı değersizleşen TL ile önce dış ticareti sonra da iç piyasayı olumsuz yönde etkiliyor.
