ABD–Çin: Teknoloji Ticaretinde Gerilim ve Olumlu Müzakereler
2025’te ABD–Çin ilişkileri, ileri seviye çipler ve yapay zekâ donanımı ekseninde şekillendi. ABD’nin getirdiği yeni ihracat lisansları, Çinli teknoloji şirketlerini zorladı; Pekin ise karşı önlemler masada tutarak belirsizliği artırdı. Bu durum Nasdaq ve Asya borsalarında dönemsel satış baskısı yarattı ve küresel tedarik zincirlerinde net bir ayrışmaya yol açtı.
Son dönemde ise taraflar sınırlı da olsa olumlu müzakereler yürüttü. Kritik teknoloji tedarik zincirlerinin sürdürülebilirliği ve bazı ihracat kısıtlamalarının esnetilmesi gündeme gelirken, piyasalarda kısa vadeli iyimserlik oluştu. Diyalog, belirsizlikleri tamamen ortadan kaldırmasa da ilişkilerde umut verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
AB–Çin Elektrikli Araç Tarifeleri: Rekabetin Kızıştığı Yıl
2025 yılında Avrupa Birliği, Çin’den ithal edilen elektrikli araçlara yönelik anti-damping tarifelerini sık sık gündeme getirdi. Bu kararın temel amacı, Avrupa otomotiv sektörünü korumak ve kıta içindeki piyasa dengesini sağlamak oldu. Çinli üreticiler ise fiyat avantajlarını kaybetmemek için farklı stratejiler geliştirmeye başladı; bunların başında yeni üretim tesislerini Avrupa’ya taşıma veya ortak üretim anlaşmaları yapma planları geldi.
Tarife kararları, Avrupa borsalarında otomotiv hisselerinde dalgalanmaya yol açarken, tedarik zincirlerinde de yeniden yapılanmayı hızlandırdı. Özellikle batarya üretimi ve kritik bileşen tedariğinde Avrupa içi yatırımların artması, sektörün küresel rekabete karşı daha dirençli hâle gelmesini sağladı.
Orta Doğu Risk Primi: Petrolün 2025 Hikâyesi
2025 yılı, petrol piyasaları açısından jeopolitik risklerin ekonomik göstergelerin önüne geçtiği bir yıl olarak kayda geçti. Orta Doğu’da yıl boyunca zaman zaman yükselen bölgesel gerilimler, özellikle Filistin, İsrail, İran, Suriye ve Körfez ülkelerinde yaşanan diplomatik ve askeri gelişmeler, petrol arzı üzerinde sürekli bir risk unsuru olarak piyasaların gündeminde kaldı. Bu durum, Brent ve WTI gibi ham petrol türlerinde kalıcı bir risk primi oluşmasına yol açtı ve fiyatların temel arz-talep dengelerinden bağımsız olarak dalgalanmasına neden oldu.
OPEC ve OPEC+ üyelerinin arz kararları, kısa vadede fiyat hareketlerini ciddi şekilde etkilerken, piyasalar diplomatik açıklamalar, ülkeler arası görüşmeler ve OPEC toplantılarından çıkan yönlendirmelere son derece duyarlı oldu. Özellikle ani açıklamalar sonrası oluşan fiyat dalgalanmaları, volatilitenin yıl boyunca yüksek seyretmesine yol açtı.
2025, petrol piyasasında ekonomik temellerin görece geri planda kaldığı, jeopolitik gelişmelerin fiyatlamaların belirleyici olduğu bir yıl olarak öne çıktı.
Rusya–Ukrayna Savaşı: 2025’te Enerji, Tahıl ve Ateşkes Dinamikleri
2025’te Rusya–Ukrayna savaşı, enerji ve tarım piyasalarında belirsizliği sürdürdü. Avrupa’da yüksek doğalgaz stokları kısa vadeli fiyat dalgalanmalarını sınırlasa da, olası arz kesintileri ve jeopolitik risk algısı fiyatlarda dönemsel yükselişleri tetikledi. Karadeniz üzerinden yapılan buğday ve mısır sevkiyatlarındaki lojistik sorunlar ise tahıl fiyatlarında ani sıçramalara yol açtı. Karadeniz taşımacılığına ilişkin risk primi tamamen ortadan kalkmadı.
Savaşın diplomatik boyutunda ise ateşkes ve barış görüşmeleri sınırlı ilerleme gösterdi. 2025 başında ABD destekli geçici ateşkes önerileri gündeme geldi, ancak Moskova tarafından eş zamanlı kabul görmedi. Mayıs ayında İstanbul’da yapılan doğrudan görüşmelerde kalıcı ateşkes sağlanamadı; taraflar yalnızca savaş esirlerinin iadesi konusunda anlaşabildi. Taraflar arasındaki güven eksikliği ve Rusya’nın toprak talepleri, barış sürecini tıkayan en önemli etkenler oldu. Kasım 2025 itibariyle diplomatik girişimler devam etmekle birlikte kapsamlı bir ateşkes hâlâ gerçekleşmiş değil.
